Peki neden hep daha ileri gitme arzusu içindeyiz?
Daha fazla beceriye sahip ol, daha akıcı konuş, daha güçlü dur, daha çekici bir bedenin olsun...
Peki neden? Bu maratonun sonu nereye varacak? Sen nereye varmak istiyorsun?
Dur. Sakinleş. Düşüncelerini izle.
“Sürekli daha iyi olmalıyım,” diyorsun.
Hep daha iyi…
Zayıflığa yer yok.
Ama bazen kolunu kaldıracak halin olmuyor. Bazen kendini hasta gibi hissediyorsun.
Aslında artık onu geri kazanmak gibi bir isteğim yok.
Zaten hiçbir zaman gerçekten benim olmamıştı.
Ve onun benimle olmaması, benim için daha iyi oldu.
Egom, beğendiği o adam tarafından arzulanmak, istenmek istedi sadece.
Ama bunlar hep tek taraflıydı — ve bunda hiçbir sorun yok.
Evet, artık devam etmeye hazırım. Ama onun ne kaybettiğini göstermek için değil.
Kendim için devam etmeye hazırım. Çünkü bu hayatın başrolü benim.
Kendim için yaşıyorum. Onu geride bırakıyorum.
Çünkü onun aracılığıyla öğrenmem gereken şeyleri öğrendim.
O, hayatımdaki görevini yaptı ve gitti.
Beni istemeyen bir adamın kıymetimi bilmesi için uğraşmayacağım.
Peki, bu çocukluk travmalarım mı gerçekten?
Babamdan alamadığım onayı, onun peşinden koşarak mı arıyordum?
Belki evet.
Ama artık peşinden koşmuyorum, bu kesin.
Babam mesleğimden memnun değil, yeterince para kazanmadığımı düşünüyor.
Bunu hiç açıkça söylemedi ama hissediyorum işte.
Bunu, başkalarının mesleklerinden bahsedişinden anlıyorum.
Babam daha çok kazanmamı isterdi.
O bir mühendis. Kardeşim de mühendis olmak istiyor zaten.
“Woow,” değil mi?
Hayır.
Onun başarısı ona ait. Hayatımda olsaydı gurur duyardım ama o, benim hayatımda olmak istemedi.
Ben onun adına mutluyum ama daha fazlası yok.
O, bir zamanlar tanıdığım biriydi ama artık değil.
Mesleğimi ya da kazancımı küçümsemem için hiçbir neden yok.
Çünkü ben bu meslek için çok savaştım.
Okuldan gelip derslerimi markette yaptım.
Bana yardımcı olan kimse olmadan matematik öğrenmeye çalıştım.
8. sınıfta ne çok ağlardım, ne çok korkardım…
Yapamazdım. Ama zaten bu kadar yapamayacağına inanan birisi ne yapabilir ki?
Eğer o zaman kendime inansaydım, belki her şey bambaşka olabilirdi.
Eğer inansaydım kendime, bambaşka olabilirdi her şey.
Liseye geçtiğimde, ilk iki senemi asosyal, kitaplara sığınan bir kız olarak geçirdim.
Haftada bir kalın kitap bitirirdim. Kitap okurken uyuyakalırdım.
Ailem benimle iletişim kuramazdı.
Annem, yüzüme biraz makyaj sürdüğümde ya da güzel giyinmek istediğimde paniklerdi.
Okulda güzel giyinen kızlar vardı.
En yakın arkadaşım güzel mağazalardan alışveriş yapardı, Chanel parfüm kullanırdı.
Ben ise babamın kıyafetlerinden bana hangisi olur diye düşünürdüm.
Bahar şenliği için beyaz bir bluz istemiştim.
Babam bağırdı: “Sen ne için gidiyorsun ki okula? Komşunun oğlu kaç yıl aynı turuncu kazağı giydi, o kazakla tıp kazandı! Onun kızı kendini gösterme derdinde mi?”
Sonra başka bir liseye geçtim.
Son iki senem sadece ders çalışmakla geçti.
Uykusuz ve kararlıydım.
Diş hekimi olmak istiyordum.
Ama evimizde internet yoktu — çünkü internette biriyle tanışabilirdim. Bu, ailem için büyük bir tehlikeydi.
Bu yüzden sadece konu anlatımlı kitaplardan çalıştım.
Belki daha fazlasını başarabilirdim.
Ama ben elimden gelenin en iyisini yaptım.
Kendimle gurur duyuyorum.
Tam bursla iyi bir üniversiteye girdim.
İngilizce öğrendim.
Ailemi yurtdışında Erasmus yapmaya ikna ettim.
Düşük bütçeyle Erasmus yaptım.
Bir yabancı dil daha öğrendim.
Yurtdışında çalıştım, kendi evimi tuttum.
Bütün bunlar Allah’ın yardımıyla oldu. Ama ben de çok çalıştım, çok istedim.
Şükürler olsun ki başardım.
Kendimle gurur duyuyorum.
Ayakları üzerinde duran bir kadınım.
Ailemde tek başına yurtdışına çıkmış ilk kadın, hatta ilk kişiyim.
Sağlam duruşlu bir kadınım.
Büyük bir kalp kırıklığı yaşamış ama yıkılmamış bir kadın.
Işıldayan, başarmış bir kadın.
Ben bu kadına hayranım.
O, mükemmel birisi.
Bugüne kadar ona yaptığım tüm haksızlıklar için ondan özür diliyorum.
O, kendini kabul etmek ve sevmek için bir erkeğin onayına muhtaç değil.
Ben ona hayranım.
Onu sadece kabul etmiyorum, ona aşığım.
O, gördüğüm en harika kadın.
Bocalamasını anlıyorum.
Ama o zorlu günler geride kaldı.
Şimdi istediği yerde.
Rahat bir nefes alabilir.
Onu takdir ediyorum.
Pes etmediği için.
Bunu aklından bile geçirmediği için.
Hep hayal kurduğu için.
Sadece kendisi için değil, sevdikleri için de hep daha iyisini istediği için.
Onun kırgınlıklarını anlıyorum.
Ama artık şunu söylemek istiyorum:
Hepsi geçti güzel kızım. Geride kaldı.
Sen derslerini aldın ve günün sonunda kendini daha çok seviyorsun.
You can start to make it better.
But under any circumstances, I am so proud of you.
Yorumlar
Yorum Gönder